Ortaya Karışık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ortaya Karışık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Eylül 2012 Çarşamba

Yazın Topladığımız Deniz Kabuklarını Değerlendirelim


Yıllar önce sahaflardan bir hobi kitabı almıştım. Adı "Vıctorıan Crafts", yazarı Carolıne Green. Geçenlerde kütüphanemde kitap dikkatimi çekti. Bu günkü aklımla yeniden inceledim. Çok güzel geleneksel sanatlarla ilgili projeler var içinde. Yaza veda ederken bir çoğumuz bu yaz kıyılardan deniz kabukları topladık. 
Deniz kabuklarıyla ilgili projelerden örnekler:





Bu yukardaki kutunun şeması.

Bunlarda başka kutu şemaları. Fotoğrafların üstüne tık, tıklayınca büyüyor. Buradaki numaralar 2. fotoğraftaki kitap sayfasındaki kabukların numaralarını ifade ediyor.



31 Temmuz 2012 Salı

Misafirlerin Çakıl Taşları


Bu yıl yazlığa gelirken bütün boyalarımı getirdim. Her gelen misafir, buradaki boyanmış taşları ve deniz kabuklarını görünce hevese geliyor. Ben de hemen boyaları çıkarıyorum. Boyanmamış taşları ve midye kabuklarını veriyorum. Böylece hem güzel vakit geçiriyorlar, hem de herkesden bir hatıra kalıyor. Yukarıdaki büyük yeğenim Irmak'tan, özgün bir çalışma...

Küçük yeğenim Doğa, ablasından geri kalır mı? Hemen ona da taş ve boya verdik, biraz o yaptı, biraz annesiyle ben üzerinden geçtik. Onunda taşları bize hatıra oldu...




Doğa çok yoğun bir şekilde çalışırken...


Bunlar da Doğa'nın çalışmaları... Onun çalışması üzerine kertenkeleyi biz çizdik. (Çalışması Gaudi'nin kertenkelesini hatırlattı bana) Yanındaki taştaki çiçek, uğur böceği ve kelebek onun, üzerindeki puantiyeler bizim dokunuşlarımız.


Bu kelebeğe de annesi katkıda bulundu biraz.



Ben de yine denizden gelen tahta üzerine bir çalışma yaptım :)))

18 Temmuz 2012 Çarşamba

Denizden Hediyeler: Çakıl Taşları ve Midye Kabukları

Yazın tatil için gittiğim tüm kıyılardan mutlaka bir şeyler toplarım. En sevdiğim de çakıl taşlarıdır. Yukarıdaki epeyce büyük bir taş, bagaja koymak için eşimi bayağı zor ikna ettim. Ama bu hale gelince o da bayıldı. Antika bahçe kapısına destek taşı yaptı.













Yazlık evimiz Şile'nin sahil köylerinden birinde, onun için Deniz Feneri şeklinde pek çok obje biriktiriyorum.



Bodrum'dan böyle  midye kabuklarından bir magnet almıştım.
Ondan esinlenerek boyadığım midye kabukları.







Her yıl Sonbaharda, kıyılar ıssızlaştığından sahilde ganimet avına çıkarım. Bu tahta parçasını geçen Eylül'de deniz sahile atmıştı. Ben de üzerine bu resmi yaptım.


12 Temmuz 2012 Perşembe

Bir Bina Maketi


Eşim Gökte, kendisi özellikle mimari maket üzerine uzmanlaşmıştır. (Aynı zamanda sınıf arkadaşım olup, öğrenciyken evlenmiş bulunuyoruz ;)) Son yaptığı maket yeni bitti. 1 ay kadar uğraştı, çok emek ve göznuru döktü. Fotoğraflar atölyenin önünde çekilmiş , çevresi pek güzel değil ama, ben hemen paylaşmak istedim. Eline sağlık bir tanem, çok güzel olmuş.


4 Temmuz 2012 Çarşamba

Neşeli Tabaklar


Ben pek öyle yemek işine zaman ayırıp, kekler, pastalar yapmak gibi hobileri olan birisi değilim. Ama annem çok güzel yemek yapardı, kitaplardan yeni şeyler denemeye bayılırdı. Sanırım  ne yapsam onun kadar iyi olamam diye o alana dalmamışım. Ama sofra süslemeyi, yaratıcı fikirleri çok severim. Facebook'ta en çok takip ettiğim grup, Sırma Hanımın " Neşeli Tabaklar" ı. yukarıdakileri bir arkadaşım, facebookta paylaşmıştı, hem kolay, hem de çok yaratıcı.


Her türlü hamurla, denenebilir.  Hem çok kolay, hem de çok güzel görünüyor. Bunu poğça hamuruyla deneyeceğim.

29 Haziran 2012 Cuma

Benim Gözümden NASRA KADIN




Mardin'e gittiğimiz zaman rehberimiz bizi Nasra Teyzenin evine ziyarete götürdü. Bu, yüzyılı devirmek üzere olan çocuk gözlü kadın bizi çok etkiledi. İnsan sanatla yoğurulursa yürek hiç yaşlanmıyormuş, bunu bir kez daha anlıyorsunuz.
Evi ve eserleri yüzyıllara meydan okuyarak eski bir geleneği günümüze taşımaktaydı...Geçen yıl onu ve eserlerini İstanbul'a getirdiler, sergi açtılar. Basın ve halk oldukça ilgi gösterdi. Bu sergi için yazılmış bir yazıdan alıntı yaptım aşağıya, ama benim gözümden fotoğraflar eşliğinde Nasra Kadın, evi ve eserleri...

Mardinli Nasra Kadının yüreğinden kumaşa dökülen duygular, öyküler, hayaller, 150  yılı aşan bir sanatın günümüze uzanışını sergiliyor. Mezopotamya’nın gizemli, büyülü öyküleri binlerce yıla dayalı insanın ilk yerleşim geçmişinden kadının, sanatın hikayesi’
Adanmış Bir Yaşam: Nasra Şimmes!
600 yıl boyunca Mardin’e kök salmış, sanatıyla kanatlanıp dünyayı dolaşmış Süryani bir aile... Ressam, heykeltraş bir baba… Ve evin küçük kızı: Nasra. 
(...) Kompoziyonları kendi kadar doğal, sıcak, samimi. Göz kamaştıracak canlılıktaki renklerinde, yaşama sevinci ve heyecan; şaşırtıcı bir yalınlık ve beklenmedik bir etki var. Evrensel simgeler, yerel, otantik, özgün bir yorumla ve incelikli soyutlamalarla bambaşka bir çehreye bürünüyor. Onun fırçasından, Anadolu damlıyor. Beyaz patiskaların üzerinde, medeniyetler buluşuyor, kucaklaşıyor, kaynaşıyor, söyleşiyor...  Nasra Şimmes’in işlerinde, Batı’nın mitolojik zenginliğiyle doğunun mistisizmi bir arada. Zorlamasız ve masumca.




Bu bir Şahmaran. Böyle bir yorumu hiç görülmemiştir.



Bu çalışma yeni başlamıştı. Büyük bir bakır siniyi ters çevirmiş ve kumaşı onun üzerine sermişti. Önce dış konturları yapmış, içinin renklendirmesi kalmış.


EVİNDEN AYRINTILAR:







Ev bizimkilerin işgali altında...

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Eski dostum RET KİT



 Hafta sonu "RET KİT İSTANBUL'DA" sergisine gittim. Yapı Kredi Kültür Merkezi'nin Galatasaray'daki binasında bulunan sergi salonu küçük bir Ret Kit kasabasına dönüştürülmüş. Vahşi Batı stili bir bar kapısından girilen sergi salonunda evler, posta arabaları ve ünlü çizgi roman karakterleri Red Kit, Düldül, Daltonlar, Rintintin, Billy the Kid ve diğerleri bulunuyor. Kasabada tabutçunun dükkanı, katran ve tüye bulanmış suçlular, şapkalı kibar hanımlar, duvarlarda aranıyor ilanları, kısacası çocukluğumuzdan tanıdık bir sürü hayal kahramanlarımız.


Ayrıca orijinal çizimler, karakterlerin oluşum süreçleri, çizgi roman endüstrisinin gelişimi, Ret Kit evreninin perde arkası, Red Kit'e özgü dünya görüşü ve korsan çizimli albüm kapaklarından İzzet Günay-Sadri Alışık'lı sinema afişlerine dek Red Kit'in Türkiye macerası bu sergide.

                           
 Şu yukardaki manzaraya baksanıza her biri uzundur görüşülmemiş ama sevgiyle hatırlanan eski dostlar...



Hey gidi! bahçe sinemaları hey!... Her gördüğümüzün gerçekliğine inanmaya daha dünden hazırdık... Koltuğumuzun altında minderimiz, Çamlıca gazozları ve kabak çekirdeği...


27 Mayıs 2012 Pazar

Sherlock Holmes Hayalci


Hani geçen postta bu kutuyu paylaşmıştım sizinle, hani kayınpederimin antikacılardan aldığı. Bizdeki tarihi bile 30-40 yıllıktır. Bu güne kadar üzerindeki adresi hiç merak etmediğimi farkettim. İnternette küçük bir araştırma yaptım, Fransadan gelen bu kutunun nereye gittiğini buldum. Üzerinde şöyle yazıyor.
                                     " Bay
                                       İmam Zade Hacı Mustafa
                                       İstanbul- Galata/Türkiye
                                       Fermeneciler Caddesi Yeni Han No:20- 21"

Fermeneciler Caddesi, Karaköy'de eski Perşembe Pazarının olduğu yerde, halen bu adla sokak duruyor. (Sokak adlarını zırt pırt değiştirmeselerde, toplumsal belleğimizi yitirmesek).

FERMENECİ: Fermene yapan veya satan kimse.
FERMENE: Çeşitli anlamları vardır. Harçla işlenmiş yuvarlak yanlı yeleğe dendiği gibi, aşağı tabakaya mahsus her çeşit elbiseye de bu isim verilir. fermene kelimesinin aslı, Latince "paramentum"dur. Elbisenin önüne dikilen süsler demektir. Fermene, halk ağzında daha ziyade kaytanla işlenerek süslenmiş yeleklere de isim olmuştur. Çuhadan veya abadan kesilir, vücuda sımsıkı yapışır ve önden çapraz kavuşturulur. Bilhassa yangın tulumbacıları, fermeneye aşırı rağbet göstermişlerdir.

Büyük ihtimal Osmanlı döneminde İmam Zade Hacı Hüseyin efendi fermenecilik yapan bir esnaf, belki bir toptancı da olabilir. Acaba o kutuyla Avrupadan fermenelerde kullanmak üzere malzeme mi getirtiyordu? Adamcağızla ortak yönlerimiz çokmuş, keşke tanışsaydık.
Sadece 21 numaralı Yeni Han (artık eski handır) orda mı, yoksa yıkılıp yenisi yapılmış mı, en kısa zamanda onu yerinde göreceğim. Eğer duruyorsa sizinle paylaşırım...


Tulumbacıların üzerindekiler fermene (yelekler) olsa gerek :)

Hey gidi İmam Zade Hacı Mustafa Efendi neler, neler öğrendik sayende. Nur içinde yat...

22 Mayıs 2012 Salı

Farklı Bir Davetiye Önerisi


Mardin'e gittiğim zaman, Mardin Turizm ve Tanıtım Bürosundan bu kartları satın almıştım. Dörtlü set halinde zarflarıyla birlikte sadece 5 TL idi. Burdaki desenlerin çiçekleri dantel yapılıp üzerine yapıştırılmış. Hediye paketlerine iliştiririm, özel günlerde tebrik kartı olarak kullanırım diye düşünmüştüm, ama hiç birine kıyamadım. Öylece saklıyorum.  Tasarımı Meral Horne'ye ait olan bu kartların asıl özelliği ise Mardin E Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlü kadınlar tarafından üretilmiş olması. Çeşitli devlet kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin desteğiyle tabii... Bu proje beni gerçekten çok etkiledi, davetiye olarak kullanılmasının çok hoş olacağını düşünüyorum. Boyutları 11cm x 16 cm. Davetiyelerin arkasında adres ve telefon yok ama, burada yazan kuruluşları veya Mardin Valiliği aracılığı ile ulaşılabilir sanırım.