Ortaya Karışık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ortaya Karışık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Eylül 2013 Çarşamba

Biz de Merdiven Boyadık :)



Biz bu akımı çok sevdik. Zaten boyama bizim en büyük zevkimiz. Kendi çapımızda baba evimizin merdivenlerini boyayarak bu kampanyaya katıldık. Annemle, teyzemin o kadar hoşuna gitti ki anlatamam. 

                                                         İşte teyzeciğim (söylemesi ayıp 85) bize poz veriyor.

26 Ağustos 2013 Pazartesi

Minik kedi "Hamuurrr"...


 Bunca yaş yaşamak bana "büyük konuşmamak" gerektiğini hala öğretmemiş. Ben bu kedi köpek merakını bir türlü anlayamazdım. Adeta insanları saran bu çılgınlığa biraz müstehzi bir tavırla, bıyık altından gülerdim.
Ta ki kızım minik bir kediyi (yukarıda görünen) sahiplenene ve bayram tatilinde seyahate giderken bize bırakana kadar. Önce bizi çok sıktı, yazlıkta her yer açık, dışarı çıkmak istiyor. O kadar küçük, bir de emanet kaybolacak diye korkuyoruz. Aramızda bir mücadele sormayın. Bir gece bulunduğu odada canhıraş miyavlamalarla uykumuzdan fırladık. Hemen yanına gittik, yavrum oyuncağı ile oynarken oyuncağın ipiyle bacağını yatağın bacağına dolamış, çıkamıyor, kurtulmaya çalıştıkça bacak zorlanıyor. Hemen ipi kesip kurtardık. Öyle korkmuştu ki, küçük bir çocuk gibi kucağımıza büzüldü, inliyor. O bir kırılma noktası oldu, artık onu bir hayvan gibi değil çocuğumuz gibi görmeye başladık. Önceleri aksayarak yürüyordu, sakatlandı diye çok azap çektik. Neyseki ertesi gün düzeldi. Anladık ki biz nerdeysek o da orda olmak istiyormuş. Evin içinde onun yanında olacağımız şekilde bir düzen kurduk ve 11 gün mutlu bir şekilde yaşadık.
Şimdi onu özleyip ziyaretine gidiyoruz. Kızımızdan fotoğraflarını istiyoruz. Bu hafta sonu birlikte tekrar geldiler, artık eve iyice alışmış, her yeri öğrenmiş, biraz daha büyüdüğü için kontrollü olarak bahçeye de çıkarttık. Sarmaşıklara tırmandı, en kuytu köşelere girdi, karınca, kelebek hatta arı kovaladı. Arı sokacak diye korktuk, ama neyseki bir şey olmadı... şimdi şehrin her yerinde minik kediler dikkatimizi çekmeye başladı, bir farkındalık geliştirdik, mümkün olsa hepsini sahiplenmek isterdik. Tüm kedi köpek seven dostlarımdan özür diliyorum. Artık ben de onlara bayılıyorum. Sevgilerimle...



18 Nisan 2013 Perşembe

Teneke Mahallesi :)

Heyt be! buralar hep benim oluyo biliyon mu? Evlerin hepsini satın aldım.
Manav, çiçekçi, şarap evi, postane, pastane hepsi benimmm!

Sevgili "http://eceninkumaslari.blogspot.com/" blog sahibi Ece Kul'dan aldığım minik galvaniz kutular.
Kutuların her tarafında ayrı bir hoşluk var. İşte burası da arka cepheleri...

Sadece dış yüzünde mi? İçeride her mekanı görmeniz mümkün.
Ben bunları biblo olarak kullanıyorum. Kutu olarak kullanmaya kıyamadım doğrusu, birbirlerinden ayıramıyorum.

20 Ocak 2013 Pazar

Dünyayı Masallar Kurtaracak :)


Size iki kitap önermek istiyorum. Yazılış serüvenini az çok bildiğim ve çıkar çıkmaz bir nefeste okuduğum, iki masal (!) kitabı...

TEK TÜYLÜ YEŞİL ŞAPKA:

"Yüz yılı aşkın bir süredir gözümüzün önünde duran ama fark etmediğimiz parlak bir fikri hayata geçirmiş Işıl Michelle."Hiç büyümeyen çocuk" bir başka dünyada ancak böyle büyüyebilirdi. Yeni bir yazar, keyifli bir okuma..." ( Celil Oker )

 Bu kitabı özellikle 12-16 yaş arası gençlere tavsiye ederim. Hazır sömestri tatiline çıkarken çok keyifle okunacak bir kitap.

KAYIP DENİZ:

"Bana sorarsan ey bahtı güzel okur;
Aşk arayandır!
Çünkü arayan, aşkını bulunca, asıl o zaman tek olacağını hissedecektir.
Sevgilisine "ben seninim" diyecektir.
Aşk biz doğarken yitirilmiş ötekini bulmaktır.

Kahramanı, varoluşun ve aşkın gizemini çözmek için kıtalar, denizler aşıp, ifritlerin, beden değiştiren hortlakların, ürkütücü canavarların diyarından geçerken Kayıp Deniz "yerkürenin gizli belleği" olan masalların özündeki hakikatlere ulaştırıyor bizi.

facebook.com/kayipdenizkitap
twitter.com/kayipdenizkitap

(Not: Ayrıca yazar kitabın telif gelirlerinin yarısını kurucularından olduğu Seferihisar Orhanlı Köyü Doğa Okuluna bağışlamış.)

2 Kasım 2012 Cuma

Yeni Bir Maket


Eşimin mimar olduğundan ve maket yaptığından daha önce bahsetmiştim. Hatta bir çalışmasını burada paylaşmıştım. Bu da yalıtım uygulaması yapan bir firma için yaptığı, maket çalışması. Burada öncelikle uygulamalar hakkında teknik bilgi vermek amaçlanmış. Ama yine de minyatür ve maket ile ilgili hoş ipuçları olduğu kanaatindeyim.

Örneğin kiremitler lazerle kesilip önce kat kat üst üste yapıştırıldı, boyandı ve çatıya tek tek yerleştirildi.



İyi bir çalışma değil mi? Gökte'nin ve Salih'in ellerine sağlık...

26 Ekim 2012 Cuma

Bu Bebek neyle yapılmış? :))

 

Geçen gün ne yapsam, ne yapsam, dikiş, mikiş için, evi dağıtmayayım, yarın bayram diye düşünürken, buzdolabında 6'lı yumurta kabı gözüme çarptı. İnternetten bir zamanlar kaydetmiş olduğum yumurta kabından bebek yapımı geldi aklıma, ben de biraz kopya, biraz uydurma, bu bebeği yaptım. Kızım görür görmez "aaaa bu Souht Park'taki Kyle Broflovski" dedi. Dikkatli bakınca ve resmini kopyalayınca, ona hak verdim. Ben hiç böyle düşünmemiştim, tamamen tesadüf.

SOUTH PARK
Kyle Broflovski
Kyle çetenin zekisi. Herkes onunla Yahudi olduğu için dalga geçer. En iyi dostu Noel Boku: Mr. Hanky`dir. Ayrıca her bölümde tekrarlayan "You, bastards!" repliğinin sahibidir.  Diğer çocuklardan farklı olarak bir fil beslemektedir.








 Bu internetten bir zamanlar aldığım örnek resim. Daha önce hangi bloktan aldığımı kaydetmediğim için kaynak gösteremiyorum, üzgünüm.  Bence çocuklarla yapılacak güzel bir geri dönüşüm projesi.












22 Ekim 2012 Pazartesi

Begoşun Sevgi Ağacı



Begoşunhobisepeti blog sahibi, sevgili Leyla Güner "Sevgi Ağacı" temalı bir etkinlik yapıyor. Ben de bir güzel amaca hizmet edecek olan bu etkinlik için, iki yaprak(cık) gönderdim.

4 Ekim 2012 Perşembe

İlginç Bir Saklama Kabı


Bu post facebook'tan bir paylaşım. Çok basit ve akıllıca, bir cin fikir. Bakliyat,cips,bisküvi,çerez benzeri gıdalarınızın bu yöntemle hava almasını engelleyebilirsiniz.... Hem de kullanması kolay olur.

29 Eylül 2012 Cumartesi

Palamutun dayanılmaz hafifliği ;))


Ben yemek konusunda hiç iddialı değilim, bloğumun ne bloğu olduğu belli değil ama, yemek bloğu olmadığı kesin. Ama bu yemeği paylaşmadan edemedim. Çok kolay ve çok lezzetli, bir o kadar da hafif bir yemek. Malum bu ara Palamut çok bol. Bu da fırında palamut.

Gerekli Malzemeler: (ben de ahçılar gibi yapayım ;)

 1 adet palamut, (dilim dilim kesilmiş)
1 adet orta boy soğan
2-3 diş sarımsak
4-5 tane yeşil biber
1 adet domates
1 limon (kabuğu soyulmuş)
Biraz zeytinyağ ve bir kaç parça tereyağ
1-2 Defne yaprağı (evde kalmamıştı, ben koyamadım)

Yapılışı:
Yuvarlak dilimler halinde kesilmiş palamut, borcama dizilir, hafifçe tuzlanır. İnce halkalar halinde kesilmiş soğan balıkların üzerine yayılır. Maydanoz, küp küp doğranmış domates, iri halkalar halindeki yeşil biber, küçük doğranmış sarımsak ve zeytinyağ, biraz tuz karıştırılarak, harman edilir. Soğanların üzerine yayılır. En üste kabuğu soyulmuş limon dilimleri ve bir kaç parça tereyağ  koyulur.

                                     
Üzeri folyo ile kapatılarak fırına atılır. 200 derecede 15 dakika kadar pişirilir. Üzerindeki folyo çıkartılarak biraz kızarması ve hafif suyunu çekmesi sağlanır.

En son hali budur. Oturup afiyetle yenir.

Hazırlama 10 dakika, pişme 25 dakika. Bundan sonra her fırsatta yapılır, eş dost balığa çağırılır.
Sağlıcakla kalınız.

28 Eylül 2012 Cuma

Bir Kına Gecesi Davetiyesi


Arkadaşımın oğlu evleniyor. Dilerim çok mutlu olsunlar... Ama ben asıl, kına gecesi için verilen davetiyeyi çok sevdim. İnce uzun içi kırmızı bir zarf içinde geldi. Davetiyenin üzerindeki bu kız çok tatlı, hele duvağı :)


Şimdi kınalar da düğün gibi yapılıyormuş, yemekli ve müzikliymiş. Düzenlenmeyi de organizasyon şirketi yapıyormuş, davetiyede LCV var. Gidip gitmeyeceğimizi önceden haber verecekmişiz.  Bi yaşıma daha girdim, bakalım gece nasıl olacak, izlenimlerimi paylaşırım.

21 Eylül 2012 Cuma

Kağıt Sanatı



Daha önce yıllar evvel aldığım "Victorian Crafts" adlı kitaptan bahsetmiştim. İçinde çok güzel projeler var. Bunlardan bazılarını  "Yazın topladığımız deniz kabuklarını değerlendirelim" ve  "Kitap arasında kuruttuğumuzçiçekler için projeler" postlarında paylaştım. Yine aynı kitaptan bu defa "Kağıt Sanatı" başlıklı projeleri sizinle paylaşmak istedim. Algıda seçicilik derler ya, gazete içinden çıkan broşürlerden, eski dergilerden, çocuk kitaplarından, bu ve benzeri ne çok resim elde etmek mümkün.


Pasta kağıdı gibi bir kağıt olsa gerek, bizde de böyle kabartma olanları var mı?



Bunlar da daha farklı bir çalışma, şerit halindeki kağıtlarla oluşturuluyor.





Bu posttaki resimler, "Victorian Crafts" adlı  kitaptan alıntıdır.

20 Eylül 2012 Perşembe

Ölçülü Rölyef Çalışması

Daha önce burada yayınlamış olduğum "Komşudan bir Rölyef Çalışması" isimli postu hatırlayan vardır. Rodos'tan aldığımız bu bina cephesini ben de çok beğeniyorum.  AhşapRölyef blog sahibi sevgili Funda Hanım, daha detaylı bilgi istemişti. Rölyefle ilgilenen herkes yararlansın diye, hazırladığım ölçülü fotoğrafları burada açık olarak yayınlamak istedim. Umarım birileri dener.  Deneyen olursa bizimle paylaşsınlar lütfen, ben de blog da paylaşmaktan çok keyif alırım.







15 Eylül 2012 Cumartesi

Kitap Arasında Kuruttuğumuz Çiçekler İçin Projeler

Unutuldum unutuldum kurutulmuş güller gibi
Yosun tutmuş duvarlara yazılmış günler gibi
Gece bitmez gündüz bitmez bu yalnızlık hiç bitmez
Ne kavgam bitti ne sevdam ömür geçer gönül geçmez
Her ayrılık bir vurgun değmeyin yaşlarıma
Benden selam söyleyin bütün aşklarıma
Çiçeklerim dökülür her mevsim sonra yeniden açar
Ümidimin boynu bükülür sonra deniz bir daha taşar
Bin defa taşar…

                                            Sezen Aksu


      Öğrenci olduğumuz yıllarda, ki o yıllarda çiçekli bahçelerimiz ve yollarımız vardı. Kitapların ve defterlerin arasında böyle çiçekler kuruturduk.
       Şimdi sonbahar, hala şehrin sokaklarında çınar ve meşe ağaçlarının kuruyan yaprakları, sarı, turuncu ve kahve rengi dökülüyor. Bunları toplayabilir, ayrıca hediye gelen güzel çiçekleri de kurutabiliriz.



Abajurdakiler, meşe ve sarmaşık yaprakları, ne kadar sade ve güzel olmuş.



     Bir de hayatımızdaki sevgililerimizden, o çok sevdiğimiz sevgili insanlarımızdan gelen çiçekler var. Hele eşimizden geliyorsa en kıymetlisi, malum erkekler evlendikten sonra inanılmaz unutkan oluveriyorlar ya!
      Ben onları vazoda artık kuruma aşamasına gelmek üzere olunca, sıkıca bağlayıp, düzgün bir demet haline getiriyorum. Sonra baş aşağı karanlık bir dolabın içine asıyorum. (Başaşağı asmamın sebebi, düz durunca boyunlarını büküyorlar.) Orada bir zaman unutuyorum. Sonuç başarılı oluyor.
      Ama zamanla toz oluyor, dökülüyor ve atılıp gidiyor. Böyle fanuslarda, cam fanuslu pasta tabaklarının içinde ve kavanozlarda da sergiliyebiliriz. (Bu sonuncu fikri sevdim, kavanozları değerlendirme projelerinden biri olabilir, ilk fırsatta uygulayacağım.)


Mevsim biterken bahçelerdeki ortancalar rengini kaybedip, yeşile dönerek dalında kuruyor ya! Çaktırmadan bahçe duvarına yaklaşıp,onları da toplamanızı tavsiye ederim.

Bu posttaki resimler, deniz kabukları postunda da yararlandığım "Victorian Crafts" adlı  kitaptan alıntıdır.